Cahors’dan Mendoza’ya…

Written by

·

Uzun zamandır bir şarap şişesini yarılamıyordum…Almakta olduğum bir eğitim için bir kırmızı ve bir beyaz şarap seçmem gerekiyordu ve ben daha evvel hiç denemediğim bir üzüm denemek istedim. Şarabı açtım şöyle bir kokladım; ilk başta pek bir hissiyatım olmadı, yalnızca hafif bir meyvemsilik hissettim. Kırmızı meyveler… biraz genç… belki biraz yaş da almış olabilir… ilk kadehi koydum… yorumlarımı not ettim. Güzel bir yakut rengi vardı… parlak ve hafifçe mora çalan… Kadehi biraz eğdim, kenarlarında çok hafif bir kahverengilik belirdi. Belli ki şişede biraz yıllanmıştı; zaten tanenleri de yumuşacıktı. Yıl 2021 idi üzümler hasat edildiğinde… Bugün 24 Eylül 2025…4 yıl olmuş… Ne güzel de gelişmiş aromalar… yıllanmış notalar tıpkı 30larında bir kadın gibi… İkinci kadehi doldurdum… o da ne? Biraz tatlı tütün ve beyaz biber aromaları çalındı burnuma… içtikçe damağımda da hissettim… asidite orta ama yine orta buruklukla dengeli… Sek olduğu çok belli ama sanki biraz, çok az da tatlı hissettiriyor… Birden aklıma sabahtan kalan sokak simidi ve buzdolabındaki İzmir Tulum Peyniri geldi… Kendi kendime dedim ki bu şarap mutlaka orta olgunluğa sahip, hafif de aromatik bir peynirle çok iyi gider: Tek kelimeyle mükemmel… Tulum peynirinin hafif tuzlu yapısı şarabın meyvemsiliğini nasıl da yükseltti…

Ve yine bir ‘o da ne?’ Peynirin o sütlü yapısı şarapta bir şeyi fark ettirdi: Fıçıdan gelen hafif vanilya esintisi… İşte şimdi daha bir keyifli oldu: Şarap, simit ve tulum peyniri… Basit ama nasıl da zengin… Hepsi birbirini destekliyor ve yükseltiyor… Ah 2. Kadeh bitmiş bile… 3.yü dolduruyorum: Şarabın tanenleri sanki dakikalar içinde biraz daha yumuşadı; genç meyve aromalarının ardında olgun erik notaları ön plana çıkıyor… Biraz tatlı tütün ona eşlik ediyor… Biraz üzgünüm çünkü peynirim ve simidim bitmiş… Bir yudum daha alayım bırakayım diyorum… Şarabı açalı ve havalandıralı da 2 saat geçmiş! Bir yudumda ne hissettim dersin: Sütlü Çikolata… Hemen aklıma bir gün evvel pasta için traşladığım bitter çikolata geliyor… Koştum bir parça aldım: Şaraptan da bir yudum daha… Nasıl olur da bu kadar muhteşem bir uyum olur bir şarapla çikolata arasında… 3.kadeh… son birkaç yudum kalmışken… biraz felsefik düşünceler…

Düşündüm bir şarabı anlamak mı daha zahmetli ve dikkate değer yoksa bir insanı tanımak mı… Eğer daha ilk kadehte ‘bu çok meyvemsi, asiditesi eh, pek bir buke gelişmemiş’ diyip şişeyi kenara koysaydım ve başka bir şaraba yönelseydim o ‘sütlü çikolata ve tatlı tütün’ ile asla tanışmayacaktım ve gecem bu kadar keyifli geçmeyecekti… Ve dedim ki ‘zaman’… Zaman ve sabır bir şarabı da bir insanı da daha iyi tanımamıza nasıl olanak sağlıyor…

İşte o şarap.. o üzüm… Orta asidite, orta tanensi ve orta-tam gövdeli yapısıyla Malbec… Yıllardır hayalini kurduğum o ‘kırmızı’…

Anavatanı, Güney Fransa’nın batısında yer alan bir bölge olan Cahors. Burada yetişen malbec üzümü aynı zamanda kırmızı Bordeaux şarabı karışımında kullanımına izin verilen altı üzümden biri olarak bilinmektedir. Ve hatta birçok kaynakta Malbec üzümünün Merlot ve Cabernet’den bile daha eski bir üzüm olduğundan ve 50’den fazla farklı isim ile anıldığından bahsedilmektedir. Üzümler belirgin bir mor renge sahiptir. Malbec üzümü ince kabukludur ve olgunlaşması için daha çok güneşe ve sıcağa ihtiyaç duymaktadır.

Son 30 yıldır ise Arjantin tarafından yaygınlaştırılmıştır ve neredeyse Arjantin’in Mendoza bölgesi ile ilişkilendirilmiştir. Ne kadar San Juan başta olmak üzere farklı bölgelerde malbec bağları bulunsa da en görkemli şaraplar Mendoza bölgesinde üretilmektedir. Mendoza – UCO Vadisi’nde, %100 malbec üzümünden üretilen kırmızı şaraplar en iyileri arasında yer almakta ve ‘Reserved Malbec’ olarak etiketlenmektedir. UCO Vadisi ve diğer yüksek rakımda yetişen üzümlerin asidi ve taneni daha yüksek olup baharat ve çiçek notaları ön plandadır. Fransa malbec şarapları ise topraksı aromaları ile ön plana çıkmaktadır.

Günümüzde malbec üzümünden üretilen şarapların neredeyse %25’i Güney Fransa – Cahors, %75’i ise Arjantin etiketlidir. Malbec, Şili, ABD, Avustralya, Yeni Zelanda, İtalya ve İsrail’de mikro bağcılık ile çok az da olsa yetiştirilmektedir. Bizim ülkemizde ise Akdeniz bölgesinde sınırlı bir üretimi mevcuttur.

Malbec genellikle orta asiditeli, orta tanenli ve tam gövdeli şaraplara dönüşür. Serin ve soğuk iklimde kırmızı meyve ve genç erik aromaları ortaya çıkarken, sıcak iklimde olgun kiraz, tatlı erik, yaban mersini aromaları görülür. Bazen teruarda tatlı tütün aromaları da gelir. Meşe fıçılarda 2 yıla kadar olgunlaştırılabilir. Fıçıdan ise tatlı tütün, tarçın, sütlü çikolata ve vanilya gibi ikincil aromalar gelir. Bu tarz şaraplar damakta orta kalıcılıkta hissedilir. Ben kendi deneyimim sonrasında şarküteri ve peynir tabağı ile uyum sağlayabileceğini düşünüyorum. Hafif yağlı kırmızı et ve baharatlarla hafif fümelenmiş beyaz etle de iyi bir eşlikçi olabilir…

Bugün origini Fransa olan ama Arjantin’de köklenmeye devam eden Malbec için özel bir gün bile var:

17 Nisan Malbec Dünya Günü

”Malbec Dünya Günü (MWD), #MalbecArgentino’yu dünyada konumlandırmayı ve ulusal şarap endüstrisinin başarısını vurgulamayı amaçlayan Wines of Argentina tarafından oluşturulan küresel bir girişimdir.” İlk kez 17 Nisan 2011 tarihinde düzenlenmiş olup her yıl büyük bir coşku ile kutlanmaktadır.

Bu arada benim Malbec ile tanışıklığıma vesile olan o şarabın adı ise:

  • TERRAZAS DE LOS ANDES / MENDOZA – ARGENTINA / 2021 : 4.5/5:0

Leave a comment